13 Mart 2014 Perşembe

POLISH DÜĞÜN



Bir insanın hayatında bir kez olsun görmesi gereken olaydır. Hani derler ya kırk gün kırk gece eğleneceğiz, ziyafet vereceğiz felan hah iste tam öyledir  Polonyalıların düğünü. Bizimkinden çok farklıdır. Nasil mi? Bak anlatacağım simdi tüm detaylarıyla.

Bir kere düğüne hazırlanma aşaması aylar sürmez. Insanların tek ama tek amacı EĞLENMEK tir. Ee tabi eğlencenin baş kaynağı da ta ta tammm --> VOTKA. Votkasız bir düğün düşünülemez. Ayrıca düğünde votka bitmez daha doğrusu bitemez!!. Eğer biterse de bu utanç kaynağıdır. "Neeee votka mı bitti??? Desene ele güne rezil olduk, eyvahlar olsun."

Ailenin ya da çiftin maddi durumuna göre düğün çok küçük çaplı da olabilir büyük de. Ama büyük dediysem öyle bizim düğünler gibi bin kisi felan hayal etmeyin. Olsa olsa yüz kişi gibi bir şey-sanırsam-galiba.

Evden çıkılır, konvoy eşliğinde arabalarla düğün salonuna giderken yolunu kesen insanlar olabilir. Bizdeki zarf içinde para atmak yerine arabadan dışarı çıkar, votka verir ve yola devam edersin. Yalnız dikkat!!! Evlenen çiftimiz ilk gelmek ve tüm misafirleri salona girmeden önce karşılamak zorunda. Bizde nasıl gelin ve damat ast-solistse burada durum tam tersidir işte. Sen ev sahibisin. O yüzden sen ve ailen tüm misafirlere hoş geldin demek zorunda. Misafirler de yanlarında bir şişe içki (genelde şarap) ve de zarf getirir çiftimize verir. Bu zarfın içinde tebrik kartı gibi bir şey vardır iyi dileklerini yazarlar bir de para. Tamamen gönlünden ne koparsa. Bizimki gibi altın takma olayları yoktur. Onun yerine para verirler ki mantıklı olanı da budur bana göre. Tüm misafirler gelir her biriyle tam üç kere (rakamla 3) öpüşürsün. Bizden daha fazla öpüşgen bir millet buldum. Yaşasın!!!

Tüm misafirlerin geldiğinden emin olduktan sonra gelin ve damadımıza özel bir ekmek ikram edilir. Çift bu ekmekten bir parça koparır, tuza banar ve birbirlerine yedirirler. Daha sonra damat beyimiz gelin kızımızı kucağına alarak alkış eşliğinde binaya giriş yapar. (binaya dedim yalnız daha salona girilmedi). Binaya girince iki kadeh şampanya gelir bu kadehler birbirine iple bağlıdır. Kadehleri alan çift düğün salonuna doğru yürür ve kalabalık arkadan onları takip eder. Salonun tam ortasına gelindiğinde tüm misafirler yuvarlak oluşturur ve artık içkileri içme zamanıdır. Gelin ve damat bağlı olan kadehteki içkileri aynı anda içer, geriye doğru fırlatır ve kadehler kırılır. Hehehh en sevdiğim bölüm bu bölüm.

Misafirler hep bir ağızdan GORZKO GORZKO diye bağırır ki bu da öpüşün anlamındadır. Ammaaa öyle yanaktan öpücük kabul edilmez. Dudaktan öpecennn. Hem de öyle değdirip geri kaçarsan da olmaz. Ne kadar uzun o kadar iyi. Ver coşkuyu ver coşkuyuuu.

...Ve artık düğün başlamıştır. Geline, damada, ailelerine züluuuum. Durmak yok, dinlenmek yok Dans edin uleyynnn. Yahu ayaklarım acıdı iki dakkacık oturayım dersin yooookk anam olmaz. Biri gelir tutar kolundan, kendini yine sahnelerde bulursun. Gelin kızın kafasından şapır şapır ter akar mı ya. Akarmış vallaaa. Kimin umurundaki. Yiyelim, içelim, dans edelim. Ama öyle  böyle değil. Çılgıncasına, dans dans diye ölmüşcesine.




Ayağın her bir yeri patlar. Amaaeeenn yemişim düğünü gelinliği deyip babetler geçirilir ayağa veee gelsin eğlence. Sen içerek enerji bulursun ammaaa benimki pure enerji yavrum... derken saat 12 ye doğru pilin biter. Ailelere hediye neim takdim edilir. Konuşmalar yapılır felan fişman derken bitse de gitsek diye bakarsın ama yooo yoooo bitmez bebeim. Sabah saat beşe kadar sürecek.

Masalardaki yiyecekler de hiç ama hiç bitmez. Garsonlar sürekli servis yapar. Artık içeride nasıl devasal bir mutfak varsa. Habire yemek gelir.Yer içer oynarsın, yer içer oynarsın. Bir ara bizdeki gibi düğün pastası gelir Çift pastayı keser ve birbirine yedirir. Tabi yine unutmamak lazım GORZKO GORZKO!

Çeşitli oyunlar oynanır baylı bayanlı. Zamanında Türk televizyonlarında çiftlerle oynatılan; oranda balon patlat, bir de şuranda patlat, bir de üstünde zıplatarak patlat pozisyonlarında, bize göre ayıp olan oyunlar oynatılır. Ne var bunda yeaa diyenler olabilir, bu en masumane olan oyun yalnız.                 -otuzikidiş- Oyunu kazanana tabi ki votkaaa verilir. Şaşırdınız değil mi? Işte bu da oynatılan oyunlardan bir kare.




Arada bir gelin ve damat konukların yanına gider ve nasılsınız her şey yolunda mı diye sorar, küçük muhabbetler döner, fotoğraflar çekilir. Burda düğünün sahibi sensin. Her şey senin kontrolün altında olmak zorunda. O yüzden fazla içemezsin. Çiftin ailesi için de geçerlidir bu kural. Sen ev sahibisin O yüzden hakimiyeti kaybetme Aman haa!

Saatler geçer artık veda etme zamanı gelmiştir. Herkesin tipi kaymış, dans etmekten sucuğu çıkmış. Teker teker öpersin yine bu tipi kaymış insanları Hem de üç kere. (rakamla 3) Derkeeeen pestilin çıkmış bir vaziyette uyursun ya da bayılırsın bir yerlerde.

Bitti mi yooo beybi. Ertesi gün yine eglencezzz. Yine iççez, dans etcez, her gorzko dendiğinde öpüşcez, bellerimizden tutunup trencilik oynıcaz, el ele kutu kutu pense tarzı bir şey oynayacağız, oynıcaz da oynıcaz yanii. Neyse ki bugünkü öyle sabahlara kadar sürmemekle birlikte 12 ye doğru son bulur.

Bu iki gün boyunca henüz tanımadığın yeni cici akrabalarınla cidden akraba olursun. Daha da birini unutmanın imkanı yok çünkü hepsiyle en az 18 kere dans ettin ve beynine kazındı, çıkmazlar.

Daha bilmediğim bir sürü gelenekleri var Polishlerin. Bizimkinden çok belki de. Ha bir de su var benim yaşamadığım ama gördüğüm:
- Nikahtan sonra davetliler geline doğru grosze (bizim kuruş madeni paramız gibi) atarlar, damat oğlumuz ve gelin kızımız bin bir zahmet eğilip yerden groszeleri toplar. "Ne kadar çok grosze o kadar çok bereket" değil tabi ki de. Anlamını bilmiyorum. Mantığım öyle dedi bir an. -otuzikidiş-




Bir gün ben de mutlaka başkasının düğününe gidip deliler gibi eğlencem, eğlencem ve de eğlencem.

Herkesin bir gün Polish düğünü görmesi dileğiyle
GORZKO GORZKO GORZKO!!! 


7 Mart 2014 Cuma

DUBLAJ MI, O NE OLA KI?




Yahu her seferinde ayni seye gulunur mu ama bal gibi de gulunuyor iste. Mevzu bahis, Polonya televizyonlarinda gosterilen yabanci filmler. Bu arkadaslar dublaj nedir bilmez Daha dogrusu onlarin bildigi dublaj bizimkinden farkli. Bir amca dusunun 40 li yaslarda. Iste bu amca film de konusan her bir canliyi seslendirir. Kadin, erkek, bebek, teyze, hala, kuzen, emmi, kedi,kopek diye abartabilirim daha daha daha yani. Allah ne verdiyse diyelim biz buna.


Surda ornegini gorebilirsiniz.


Ayni durumu bir teyzemiz de gerceklestirebilir. Yukarida saydigim sesleri sadeceee bir teyze seslendirir. Saka gibi valla saka. Dublajin altindan orjinal ses de gelmektedir ki bu da tam kafa karisikligi. Bir yandan orjinal konusma bir yandan dublaj yapan teyzemiz veya amcamiz pofff yani.


Bir kiz bebek dusunun daha yeni konusmaya baslamis. Ordan bir amcanin sesi gelir kart mi kart, duygusuz mu duygusuz, bebeklikten pek uzak '' Anne mama. " der. Kikiikii Bu amca ses tonunu hic degistirmez, sifir duygusallik, sifir vurgu. Mesela korkunclu bir olay yasaniyodur orjinalinde kiz avazi ciktigi kadar korku icinde bagirir. Gel gor ki bizim amca hic istifini bozmadan siradan bir metin okuyormuscasina seslendirmesini yapar. Iste o an "bu ne yeaa" diye kalir sonra da basarim kahkahayi. Hele ki sevisme sahneleri... Ooo Bozeee


Bu konuda elestiriye gelmez Polaklar. Onlara gore normal olani bu. Hatta bizim dublaj olayimizi yerden yere vururlar. Ama cicim biz dublaj konusunda pek bi basarili ulkeyiz hahha. Neymis efendim orjinal sesi duymak istiyorlarmis, konusurken dudaklar eslesmedigi icin film cok rahatsiz edici oluyormus mus mus da bilmem ney. Evet tatlim, guzelim bir kizi kart bir amca seslendirince hiic rahatsiz edici olmuyor zaten.


Muhterem Polak kardeslerimiz diyorki : Bizlerin yaptigi dublajda iki farkli dili ayni anda duyabiliyoruz ve boylece bir cok yabanci kelime ogrenebiliyoruz. Bu da dil ogrenmemiz konusunda buyuk yardimci. Boyle bir bakis acisi da var tabi. Bilmiyorum ben ne dil ogreneblirdim ne de izledigim filmi anlayabilirdim bu sekilde heralde.